‘COP30’un Ardından Türkiye’de İklim Eylemi Farkındalık Artırma Konferansı’ İstanbul’da gerçekleştirildi

‘COP30’un Ardından Türkiye’de İklim Eylemi Farkındalık Artırma Konferansı’ İstanbul’da gerçekleştirildi.

‘COP30’un Ardından Türkiye’de İklim Eylemi Farkındalık Artırma Konferansı’ İstanbul’da gerçekleştirildi
‘COP30’un Ardından Türkiye’de İklim Eylemi Farkındalık Artırma Konferansı’ İstanbul’da gerçekleştirildi
‘COP30’un Ardından Türkiye’de İklim Eylemi Farkındalık Artırma Konferansı’ İstanbul’da gerçekleştirildi
‘COP30’un Ardından Türkiye’de İklim Eylemi Farkındalık Artırma Konferansı’ İstanbul’da gerçekleştirildi

15 Aralik 2025

‘COP30’un Ardından Türkiye’de İklim Eylemi Farkındalık Artırma Konferansı’ İstanbul’da gerçekleştirildi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yararlanıcısı olduğu ve AB tarafından finanse edilen, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Ofisi tarafından yürütülen ‘COP30’un Ardından Türkiye’de İklim Eylemi Farkındalık Artırma Konferansı’, İstanbul’da gerçekleştirildi.

‘Türkiye’de Yerel İklim Eylemi için Avrupa Birliği Ortaklığı Projesi’ kapsamında düzenlenen, kamu kurumları, uluslararası kuruluşlar, akademi, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarından geniş katılımın olduğu etkinlikte, COP30 sonuçlarının ulusal iklim politikalarına etkileri ve COP31 hazırlık süreci ele alındı.

Programın açış konuşmasına katılan İklim Değişikliği Başkan Yardımcısı Orhan Solak, iklim krizinin artık geleceğe dair bir öngörü değil, aşırı sıcaklıklar, kuraklık, ani ve şiddetli yağışlar, su stresi, orman yangınları ve afet riskleriyle ülke gündeminin somut bir parçası hâline geldiğini belirtti. Dünya Meteoroloji Örgütü verilerinin küresel ortalama sıcaklık artışının tehlikeli eşiklere yaklaştığını, 2024 yılının tarihin en sıcak yılı olarak kaydedildiğini hatırlatan Solak, yalnızca sıcaklıkta değil, tüm iklim parametrelerinde rekorların kırıldığı bir dönemden geçildiğini ifade etti.

Solak, COP30 değerlendirmelerinde Belém’deki müzakerelerin iklim finansmanı, uyum, adil dönüşüm, cinsiyet eşitliği ve iklim–ticaret bağlantısı gibi başlıklarda yön belirleyici olduğunu söyledi. COP30’un, gelişmekte olan ülkelerin finansmana erişim ihtiyacı ve uygulama kapasitesi açığını net bir şekilde ortaya koyduğunu belirterek, “Kararların artık sadece niyet düzeyinde kalması mümkün değildir; bilimsel temelli ve ölçülebilir bir uygulama zeminine ihtiyaç vardır.” dedi.

Uzun süredir beklenen Küresel Uyum Hedefi (GGA) gösterge listesinin kabulünü “tarihi bir adım” olarak nitelendiren Solak, yaklaşık 60 göstergeden oluşan bu çerçevenin finansmanı, teknoloji transferini, kapasite geliştirmeyi, toplumsal kırılganlıkları kapsadığını kaydetti. Göstergelerin ulusal raporlama sistemlerine entegrasyonunda belirsizlikler olsa da 2027’de yapılacak gözden geçirmenin kritik önem taşıdığını ifade etti.

Ayrıca COP30’da Adil Dönüşüm Mekanizmasının kurulmasına yönelik kararın önemli bir zemin oluşturduğunu söyleyen Solak, 1,5°C hedefinin başarılabilmesi için ulusal katkı beyanlarının uygulanmasının hızlandırılmasının COP30’un öne çıkan konularından biri olduğunu belirtti. Bu kapsamda Belem Misyonu ve Küresel Uygulamanın Hızlandırılması girişimlerinin başlatıldığını hatırlattı.

Solak, iklim–ticaret ilişkisi kapsamında sınırda karbon düzenlemeleri ve ticaret önlemlerine dair üç ayrı diyalog süreci yürütülmesine karar verildiğini ve bu süreçlerin 2028’de yüksek düzeyli bir değerlendirmeyle ele alınacağını belirtti.

Türkiye açısından COP30’un ortaya koyduğu genel çerçeveyi “İklim değişikliği yalnızca çevresel bir konu değildir; kalkınmadan su yönetimine, şehircilikten altyapıya, sosyal politikalardan kamu sağlığına uzanan bütüncül bir politika alanıdır.” sözleriyle özetleyen Solak, uyum politikasının artık iklim politikalarının ana taşıyıcı sütunlarından biri olduğunu vurguladı.

Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek COP31’in, COP30’da başlatılan süreçlerin somut sonuçlara dönüştürüleceği bir dönüm noktası olacağını ifade ederek üç temel önceliğini Uyum göstergelerinin ulusal sistemlere uyarlanması, İklim finansmanının daha şeffaf ve erişilebilir hâle getirilmesi, Adil dönüşümün yerel düzeyde kırılgan grupları gözeterek uygulanması şeklinde sıraladı.

Solak, COP31 sürecinde Türkiye’nin “kimseyi geride bırakmamak” ilkesini merkeze aldığını, konferansın ise bu anlayışın toplumun tüm kesimlerine yayılmasında önemli bir rol oynadığını belirtti.

Açılış programına, UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Monica Merino, AB Türkiye Delegasyonu Mali İş Birliği Bölüm Başkanı Maria Luisa Wyganowski, akademisyenler ve sivil toplum temsilcileri katıldı.

Facebook’ta Paylaş Twitter’da Paylaş Google Plus’da Paylaş Yazdır