İklim Değişikliği Başkanı Hasar, Belem’de Anadolu Ajansı’na açıklamada bulundu

İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar, COP30 kapsamında bulunduğu Belem’de Anadolu Ajansına açıklamalarda bulundu.

15 Kasım 2025

Belem'de devam eden COP30’da, temaslarını sürdüren İklim Değişikliği Başkanı Hasar, Anadolu Ajansı muhabirinin sorularını yanıtladı.

Türkiye'nin 2053 net sıfır hedefi, Türkiye’nin II. Ulusal Katkı Beyanı, COP30 müzakereleri ve COP31 adaylığı gibi birçok konuda açıklamada bulunan Başkan Hasar, Türkiye'nin 2053 net sıfır hedefi doğrultusunda attığı adımları değerlendirerek, bu hedefin temelinde yeşil dönüşüm vizyonunun yer aldığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 24 Eylül'de New York'ta düzenlenen İklim Zirvesi'nde açıklanan ve COP30'un hemen öncesinde resmi olarak sunulan Türkiye'nin İkinci Ulusal Katkı Beyanı'na (NDC 3.0) ilişkin de konuşan Başkan Hasar’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle;

“2053 net sıfır emisyon hedefine nasıl ulaşabileceğimizi modelledik”

İkinci Ulusal Katkı Beyanımızda, Türkiye'deki tüm sektörleri dikkate alarak sera gazı emisyonlarını ortaya koyduk ve tam bir envanter kullandık. Bu kapsamda bir model geliştirdik. Modelin geliştirilmesinde Cambridge, Oxford gibi önde gelen üniversitelerden, alanında uzmanlar da yer aldı. Kendi kurumumuzda güçlü bir model ekibi oluşturduk. Bu ekip, Türkiye'nin azaltım politikalarını, mevcut teknolojilerini göz önünde bulundurarak 2053 net sıfır emisyon hedefine nasıl ulaşabileceğimizi çalıştı ve modelledi.

Bu model çalışmamız doğrultusunda 2035'e yönelik ikinci NDC'mizi sunduk. Detaylara bakıldığında, çok yüksek bir karbonsuzlaşma sürecini, özellikle yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına geçişi görebiliyoruz. Yenilenebilir enerjide ciddi bir oran artışı öngörülüyor ki her ülke bunu yapamaz. Ülkelerin baz yük enerji kaynaklarını bir gecede değiştirmesi mümkün değil. Bu nedenle doğru olan, yenilenebilir ve alternatif enerji kaynaklarını çeşitlendirerek, fosil yakıtların üretim payı içerisindeki oranını azaltmaktır.

“İklim müzakerelerinde Türkiye'nin öncelikli alanları var” 

İklim müzakerelerinde Türkiye'nin öncelikli alanları var. İklim eylemi uygulama düzeyinde sadece masalarda konuşulan bir paradigma değil, sonuç odaklı ve ulaşılabilir ama gerçekçi bir yaklaşım olmalı. Birinci önceliğimiz gerçekçilik olmalı. Kapsayıcı olmak, kimseyi geride bırakmamak önemli. Sadece bir ülkenin veya belirli bir grup ülkenin önceliklerini değil, tüm ülkelerin önceliklerini dikkate almalıyız. Özellikle 'Bakü'den Belem'e Yol Haritası' olarak ifade ettiğimiz iklim finansmanı olarak belirlenen yıllık 1,3 trilyon dolarlık hedefin nasıl kullanılacağına, yatırımların nasıl yönlendirileceğine ve hangi yatırımların iklim finansmanından faydalanacağına dair hususlar ortaya konulmalı.

Küresel uyum amaçları kapsamında her ülkenin kırılganlığının göz önünde bulundurulması gerekir. Ülkelere özgü, genel parametreleri veya sorunları temsil edecek indikatörler kullanılmalı çünkü 5 bin indikatörle iş yürümez, bu sayıyı 100'e indirmeliyiz ki takip edebilelim. Aksi halde fonlar çalışmaz ve finansa erişimde sorun yaşanır. Bu süreçleri kolaylaştırmak için özellikle uyum finansmanının en az iki katına çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz.

Türkiye'nin COP31 vizyonu

“Tüm ülkelerin bir araya gelebileceği, kapsayıcı bir COP düzenlemek istiyoruz”

Türkiye gelecek yıl düzenlenecek COP31'e ev sahipliği adaylığı noktasında öne çıkan ülke. Türkiye, barış diplomasisinde dünyada en önde gelen ülkeler arasında. İklim diplomasisinde de grubu olmayan bir ülke, diğer ülkelerin çoğu bir gruba dahil. Yalnız başına küresel iklim eylemine katkı sunmaya çalışan ama bir taraftan da ülke menfaatlerini hiçbir zaman bir kenara koymayan, önceliklendiren bir ülke. Biz barış diplomasisindeki yetkinliğimizi, (bu yetkinlik burada herkes tarafından fark ediliyor) iklim diplomasisine taşımak, iklim müzakerelerinde tüm ülkeler arasında güveni sağlamak ve bu diplomasiyi önceliklendirmek istiyoruz. Birinci amacımız bu. Tüm ülkelerin bir masada oturabileceği, bir araya gelebileceği, kapsayıcı, geride kimsenin kalmadığı bir COP düzenlemek istiyoruz.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın COP30 Liderler Zirvesi'ndeki Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelede kuzey ile güney arasında köprü rolü üstlenmeye hazır olduğuna dair ifadelerini anımsatan Başkan Hasar, "Gelişmekte olan güney dünya ile gelişmiş kuzey dünyanın, bu kadar menfaat odaklı masalarda empati yapmaksızın tartışmalarını istemiyoruz. Türkiye, hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkeler arasında her iki tarafı da anlayabilecek nitelikte bir ülke. COP31'e ev sahipliği konusunda oldukça yoğun müzakerelerin yürüdüğünü söyleyebilirim." değerlendirmesinde bulundu.

Facebook’ta Paylaş Twitter’da Paylaş Google Plus’da Paylaş Yazdır